Ana içeriğe atla

Edwin Valero ve aşırı acıklı hikayesi


     

Her ölüm erkendir, kabul. Cemal Süreya' ya itirazımız yok ama bazılarınınki daha çok yakar içi. Azrail' in gözdesi olurlar, kısa hayatlarına en büyük sevgileri, en büyük acıları, en büyük dostlukları, en büyük başarıları ve en büyük hataları sığdırabilmis kişiler.

Edwin de çok farklı bir hayat yaşamadı aslında 30 yılı bulmayan ömründe. 12 yaşında boksa başlayıp, profesyonel olduktan sonra ilk 18 maçının tamamını 1. raundlarda nakavtla kazanarak erişilmesi zor bir rekora imza attı. Gerçi rekor Tyrone Brunson tarafından daha sonra kırıldı ama bu başka bir yazı konusu. Venezuella' nın zorlu mahallelerinden birinde çocukluğunu geçiren Edwin, amatör zamanında ciddi bir motorsiklet kazasında başından yaralandı. Hatta bu beyin hasarı Amerika' da boks yapmasına engel oldu. Konsey MR raporlarına bakıp kalıcı beyin hasarı ihtimali yüzünden lisans vermeyince 2004 ten itibaren uzakdoğu ( özellikle Japonya) ve ülkesinde maçlara çıktı. Featherweightde önüne çıkan herkesi ilk raundda nakavt etti. 19. maçta nakavtı 2. raunda bırakınca seri bozuldu. 2009 da ise Kuzey Amerika topraklarına geri döndü. Bırakın beyne darbe almayı, ringde sadece bir maçta 10 raund kaldığından olacak ki konsey, ''verin abi adamın lisansını'' dedi. ABD dönüşü lightweight de dövüşen Valero son maçında şu anki kemerin sahibi Meksikalı Antonio DeMarco' yu hem de Meksika' da 9. raundda perişan edene kadar yaptığı 27 profesyonel maçın tamamını nakavt ile kazandı.

Alkol ve uyuşturucu ( özellikle kokain), hayatının çok erken döneminden itibaren yol arkadaşıydı Edwin' in. Hiç de inkar etmedi. Onu tanıyanlar çocukluğundan beri hep hırçın ve inatçı olduğunu söylediler. Bu durum ringde çok işine yaradı ama özel hayatında önemli hatalar yapmasına neden oldu. Göğsünün orta yerine Venezuella Devlet Başkanı Chavez' in dövmesini yaptıracak kadar tutkuyla sevebilen bir adamdı, belki de fazla tutkulu. Önce 2009 da bir adama, karısı ve kızkardeşine saldırdığı için tutuklandı. İddialara göre sebep kan davası idi. Sonra Mart 2010 da karısı Jennifer' a şiddet uyguladığı için tutuklandı. Genç kadının akciğerinde ve başında ciddi hasar olduğu tespit edildi ama önce Edwin, sonra da karısı bunun bir kaza olduğunu ve karısının merdivenlerden düştüğünü iddia ettiler. Ancak hastane kayıtlarına göre Jennifer daha önce de benzer sebeplerle tedavi görmüştü. Bunu üzerine Edwin, 6 ay psikiyatrik tedavi şartı ile serbest bırakıldı.

Featherweight iken bir süre rakipsiz kaldı, kimse ona karşı ringe çıkmak istemedi. Bir ara 1,5 yıl gibi kısa bir sürede tam 4 maça çıktı ve toplamda sadece 14 raund dövüştü. Lightweighte çıktığı ilk maçta o zamanki şampiyon- ve hala önemli bir boksör olan- Kolombiyalı Antonio Pitalua' yı 2. raundda nakavt etti. Sonraki 2 maç onun kariyerinin son 2 maçı oldu. Belki biraz daha ağırdan aldığından, belki de bir üst sıklette zorlandığından olacak son 2 maç toplam 16 raund sürdü -az önce zorlandı dedim galiba-. İki maç da RTD ile bitti. Çok süratli, güçlü, dayanıklı, her iki yumruğu da eşit güçte, mucizevi bir boksördü. Herhangi bir maçını izlerken bu spordan aldığınız keyfi katlayacak bir sporcuydu.

Son maçından sadece 2 ay sonra, 18 Nisan 2010 da 24 yaşındaki karısı Jennifer bir otel odasında ölü bulundu. Valero tutuklandı ve suçunu itiraf etti. Güvenliği ve polisi kendi aramıştı. Sorgulamada hiç konuşmadı. Hapisanede geçirdiği tek günün sabahında hücresinde üzerindeki kıyafetle kendini astı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Joshua vs Parker: İki testiden biri kırılır mı?

    Mart ayının son gününde, iki yenilgisiz ağır sıklet, tüm kemerlerini ortaya koyacaklar (geriye sadece Wilder' da olan WBC kalacak). Biri artık namağlup olmayacak (şüphesiz beraberlik de bir seçenek ama bence uzak bir ihtimal). Ve yine tahminimce iki testiden biri kırılacak. Yani bana göre puanla bitmeyecek bir karşılaşma olacak. Erken bir final beklemiyorum, zira her iki boksörün de en az birkaç raund birbirlerini tartmaları muhtemel. Bu seviyede iki boksörün, ünvan birleştirme maçı ise söz konusu olan, sonuca etki eden en önemli faktör; her ikisinin de ne ile karşı karşıya oldukları konusunda kesin bir fikirlerinin olmayışı diye düşünüyorum. Sonuçta benzer yaşta, fizikte ve yaklaşık aynı oyun planına sahip iki şampiyondan söz ediyoruz. Geçmişteki rakipleri açısından bakılınca Joshua' nın bir adım önde olduğunu düşünebilirsiniz. Yine popülarite, KO yüzdesi, saf güç anlamında da AJ bir tık önde belki. Ama konu, ton ya da tonlar gücünde vurabilen iki ağır sıkletin mücadelesi

Yerli ve Milli Dünya Şampiyonu - İhtimaller Denizi

     'Neredeyim bilmiyorum/Her taraf sisler içinde/Ateşim yok yanıyorum/İhtimaller denizinde' Memleketin en müstesna Rock gruplarından Yüksek Sadakat' e ait bu güfte ile bahsi geçen denizde  uzun ve zorlu parkur yüzüşünü gerçekleştirmeye en yakın sporcumuzun 3. raundun sonunda bana hissettirdikleri ne yazık ki benzer. Muhtemelen yerden kalkmaya çalışırken Avni Yıldırım da buna benzer şeyler hissetmiştir.      Yıllar yılı profesyonel boks arenasında sayıları bir elin parmağını geçmeyecek Türk boksör, bizleri bu denizden karaya ulaşma ve hatta çıktıkları karada bir yaşam formu oluşturma konusunda heyecanlandırdı. Yaşam formundan kastım, anlaşılacağı üzere, bu büyük arenada söz sahibi olacak yeni boksörler,  antrenörler, organizatörler, tesisler ve hatta turnuvalar çıkarabilmekti. Ama olmadı. Temel boks becerilerini farklı kuşaklarda göç ettikleri Avrupa ülkelerinde edinen Türk ailelerinin çocukları ve onların elde ettiği başarılar şüphesiz gurur vesilesi oldu. Fırat Arsl