Ana içeriğe atla

Haydi Selçuk haydi..


     28 Temmuz' da Robert Guerrero ile WBC welter kemer maçına çıkacak olan Selçuk Aydın, geçtiğimiz günlerde menajeri Ahmet Öner ile basın toplantısı düzenledi. Doğal olarak iddialı konuştu. Bizim de kalbimiz Selçuk' tan yana şüphesiz ama mantığım hoş olmayan şeyler fısıldıyor kulağıma. Öncelikle maç A.B.D de yapılacak, Almanya veya Türkiye' de değil. Yeni kıtadaki ilk ve son maçını 2009 da Said Ouali' ye karşı yapmış ve çok zorlanıp SD ile kazanmıştı. Oraların atmosferi çok farklı Yalçın, o havayı çok solumak lazım   -bu arada Ömer 'gerçekten' Zulümdür-. Rakip Guerrero bugüne kadar karşısına çıkan en güçlü adam. Bir, hatta 2 alt sıkletten geliyor tıpkı JoJo Dan gibi ve daha kaliteli bir boksör. Benzer özellikleri var; ringin tamamını çok etkili kullanıyor, hareketli, seri, nispeten açık dövüşüyor, çenesi ortalama üstü sağlam, devamlılık, kondisyon maksimumda ve solak. Şahane sol aparkatı var ve çoğu zaman bitirici olan da bu yumruğu. Çok seri olduğunu söylemiştim zaten kaldı ki adamın lakabı ''Ghost''. Tek yenilgisini SD ile ortalama bir boksör olan Diaz' a karşı 2005 de almış ancak 2006 da Orlando Salido karşısında ringden mağlup ayrılmasına rağmen maç sonu doping testini geçemeyen Salido' ya karşı galip sayılmış ve IBF featherweight kemerini korumuştu.
     Selçuk açısından çok zor maç olacak orası kesin. Çok iyi hazırlandığını ifade ediyor, eminiz öyledir ama bu tür rakiplere karşı çok iyi fizik kondisyon her zaman yeterli değil. Daha yapısal değişiklikler gerekiyor bence Selçuk' a. Lakabı mini Tyson ama sert yumrukları dışında benzer hiçbir yanı yok -çok düşünülmemiş lakap için belli-, eskiv, ring kullanımı, ayak hareketleri ve hatta yumruk hızı konusunda kendi sıkletinin oldukça gerisinde. Belki daha da önemlisi maç içi taktik değişkenlik konusunda çok zayıf, şüphesiz bunda köşe adamlarının payı büyük ama ringde olan boksördür ve insiyatif her zaman onundur. Ancak Selçuk insiyatiflerini aldırmış bir robot gibi çoğu zaman ve bu çok tehlikeli. Adamı yerin dibine soktun da bu herif nasıl buralara kadar gelebildi o zaman dediniz, duydum. Cevap veriyorum; güç, yürek, inat, artı adam Trabzonlu beyler. İyi yaptığı şeyleri çok iyi yapabiliyor Selçuk. Yumruk gücü, güçlü gardı, devamlılığı bu sıklet için bile fazla. Tüm bunlara psikolojik artıları da katınca ilk 15' e direk giriyorsun zaten. Ammaaa işin rengi anavatandan veya acı vatandan, kendisini destekleyen dolu tribünlerden ayrılınca değişiyor, işin mental kısmı  neredeyse sıfırlanıyor. Belirleyici olan da bu olacak Amerika' daki maçta. Bir de nispeten açık dövüşen solak rakibinin açıklarını doğru zamanlama ile yakalaması çok önemli hatta hayati, çünkü rakip aslen 55-60 kg boksörü ve 65-70 lere çıkmasına rağmen Selçuk' un bitiriciliği onu çok zorlayabilir. Bunun için de Selçuk statik dövüşmekten vazgeçmeli zira rakip te çok iyi bir kontracı.
     Sonuç olarak bizleri bekleyen tarihi maçın istediğimiz gibi sonuçlanması için Selçuk Aydın, bugüne kadar yapmadığı birçok şeyi denemek zorunda, rakip ise mevcut özellikleri ile bir adım önde gibi görünüyor. Gönlümüz Karadeniz' in bu yürekli uşağı ile olacak, haydi Selçuk haydi..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edwin Valero ve aşırı acıklı hikayesi

      Her ölüm erkendir, kabul. Cemal Süreya' ya itirazımız yok ama bazılarınınki daha çok yakar içi. Azrail' in gözdesi olurlar, kısa hayatlarına en büyük sevgileri, en büyük acıları, en büyük dostlukları, en büyük başarıları ve en büyük hataları sığdırabilmis kişiler. Edwin de çok farklı bir hayat yaşamadı aslında 30 yılı bulmayan ömründe. 12 yaşında boksa başlayıp, profesyonel olduktan sonra ilk 18 maçının tamamını 1. raundlarda nakavtla kazanarak erişilmesi zor bir rekora imza attı. Gerçi rekor Tyrone Brunson tarafından daha sonra kırıldı ama bu başka bir yazı konusu. Venezuella' nın zorlu mahallelerinden birinde çocukluğunu geçiren Edwin, amatör zamanında ciddi bir motorsiklet kazasında başından yaralandı. Hatta bu beyin hasarı Amerika' da boks yapmasına engel oldu. Konsey MR raporlarına bakıp kalıcı beyin hasarı ihtimali yüzünden lisans vermeyince 2004 ten itibaren uzakdoğu ( özellikle Japonya) ve ülkesinde maçlara çıktı. Featherweightde önüne çıkan herk

Joshua vs Parker: İki testiden biri kırılır mı?

    Mart ayının son gününde, iki yenilgisiz ağır sıklet, tüm kemerlerini ortaya koyacaklar (geriye sadece Wilder' da olan WBC kalacak). Biri artık namağlup olmayacak (şüphesiz beraberlik de bir seçenek ama bence uzak bir ihtimal). Ve yine tahminimce iki testiden biri kırılacak. Yani bana göre puanla bitmeyecek bir karşılaşma olacak. Erken bir final beklemiyorum, zira her iki boksörün de en az birkaç raund birbirlerini tartmaları muhtemel. Bu seviyede iki boksörün, ünvan birleştirme maçı ise söz konusu olan, sonuca etki eden en önemli faktör; her ikisinin de ne ile karşı karşıya oldukları konusunda kesin bir fikirlerinin olmayışı diye düşünüyorum. Sonuçta benzer yaşta, fizikte ve yaklaşık aynı oyun planına sahip iki şampiyondan söz ediyoruz. Geçmişteki rakipleri açısından bakılınca Joshua' nın bir adım önde olduğunu düşünebilirsiniz. Yine popülarite, KO yüzdesi, saf güç anlamında da AJ bir tık önde belki. Ama konu, ton ya da tonlar gücünde vurabilen iki ağır sıkletin mücadelesi

Yerli ve Milli Dünya Şampiyonu - İhtimaller Denizi

     'Neredeyim bilmiyorum/Her taraf sisler içinde/Ateşim yok yanıyorum/İhtimaller denizinde' Memleketin en müstesna Rock gruplarından Yüksek Sadakat' e ait bu güfte ile bahsi geçen denizde  uzun ve zorlu parkur yüzüşünü gerçekleştirmeye en yakın sporcumuzun 3. raundun sonunda bana hissettirdikleri ne yazık ki benzer. Muhtemelen yerden kalkmaya çalışırken Avni Yıldırım da buna benzer şeyler hissetmiştir.      Yıllar yılı profesyonel boks arenasında sayıları bir elin parmağını geçmeyecek Türk boksör, bizleri bu denizden karaya ulaşma ve hatta çıktıkları karada bir yaşam formu oluşturma konusunda heyecanlandırdı. Yaşam formundan kastım, anlaşılacağı üzere, bu büyük arenada söz sahibi olacak yeni boksörler,  antrenörler, organizatörler, tesisler ve hatta turnuvalar çıkarabilmekti. Ama olmadı. Temel boks becerilerini farklı kuşaklarda göç ettikleri Avrupa ülkelerinde edinen Türk ailelerinin çocukları ve onların elde ettiği başarılar şüphesiz gurur vesilesi oldu. Fırat Arsl